Rus öykü ve tiyatro yazarı Anton Çehov'un okuduğum ikinci öyküsü oldu Altıncı Koğuş. 
20'nci yüzyılın sonunda yayımlanan bu eser Çarlık Rusya'sında bir taşra hastanesinde geçen bir öykü aslında. 

Kasabaya gelen burjuvazi olarak tanımlayabileceğim bir doktor kasabada kafa dengi insan olmamasından şikayetçidir. Başlarda hastanenin yetersizliğinden şikayetçi de olsa sonradan vurdumduymaz olur. Günlerden bir gün eğitimli bir deliye rastlar Altıncı Koğuş'ta ve arkadaş olur. Günlerce konuşur ancak kasabanın önde gelenleri doktora göre deliden bile aşağı olanları tarafından delilik teşhisi konur ve altıncı koğuşa kapatılır. 

İnsanı değişik duygulara sürükleyen bu kitabı okumanızı öneririm.