Mehmet Rauf'un son romanı, Halas yani Kurtuluş. Fotoğrafından da anlaşılacağı üzere Mustafa Kemal Atatürk'e ithaf edilmiş bir roman. Romanın ön sözünde Mehmet Rauf kendisini Mustafa Kemal Paşa'ya "Peresteşkâr" olarak gördüğünü söylüyor. Anlamı da dipnotta açıklanınca işte bu benim dedim. "Tapınırcasına seven"... 
Romanı yazarken felçli olduğunu, bitirebilmek için eşinden yardım aldığını, sözlü olarak eşine iletip yazdırdığını öğrenmek ilginçti. 

Romanın baş kahramanı Nihat adlı bir Teğmenimiz, elbette başından iki ayrı aşk geçiyor ancak o ikinci ve üçüncüsünü tercih ediyor desem yanlış olmaz. Başından iki aşk geçtiyse üçüncüsü ne olaki derseniz, "vatan aşkı". 

İzmir'de birinci cihan harbinden yaralı döndükten sonra hem dinlenip hem de babasından kalan malları satmakta iken tanıştığı yarı ingiliz yarı italyan Beatrice'le adı konulmamış bir sevdaya tutuşurlar ancak Nihat'ın duyguları pek de karşılıklı değildir. Hele ki İzmir'e çıkan ilk askerlerden sonra, ne de olsa işgalci ingilizlerin ayakçısı yunanlardan dolayı ingiliz kızına pek de hoş bakmaz. 
Ardından istanbul'a gider ve kurtuluşa çare aramaya başlar o sırada İzmir'de çalıştığı ve vefat eden emekli albayın mektubunu götürdüğü kızıyla tanışır ve ikinci aşkı burada başlar. 
Babasının vefatı üzerine İclal'le babasının mallarını satmak/kiralamak için İzmir'e giden ikilimiz İzmir'in işgalini yaşarlar. İstanbul'a dönerler. Teğmenimiz asıl aşkı vatan için Ankara'ya gitmek üzere yola çıktığı gece bir köyde ingiliz köpekliği yapan bir rum yüzünden 8 ay İngiliz hapisanesinde kalır. Hapisaneden Beatrice sayesinde kurtulur ve iclalle İnebolu yoluna düşerler...