Uğur Mumcu'nun dönemine göre tarafsız olarak sınıflayabileceğim* ve sol örgütlerin 80 darbesi öncesi yaptıklarını dönemin tanıklarıyla ropörtaj yaparak anlattığı bir kitabı. Okurken cidden yoruldum, araya sürekli belgelerden alıntılar girmiş olması (hukuki alıntılar özellikle) yorucuydu.
1972 Mart Ayı'nda "Kızıldere"de yaşananları aktarmış Uğur Mumcu, yalan yok kızıldere adını sadece grup yorum'un şarkısında duymuştum detaylarını bu kitapta öğrendim.
Deniz Gezmiş ve 2 arkadaşının idam kararını geri çevirebilmek için "hapisten kaçan" Mahir Çayan ve beraberindeki 11 kişinin Rusya'yı dinlemek için kurulan Ünye Radar üssünden 3 kişiyi (2 ingiliz 1 kanada asıllı) kaçırıp Tokat'ın Kızıldere'ye gelmesini tutanaklardan, ifadelerden ve olayın tanığı "Ertuğrul Kürkçü"nün ağzından okuyoruz.
Kitabın başında İçişleri Bakanı'nın olaya ilişkin verdiği özet aslında hapiste ropörtaj yapılanların söylemleriyle uyuşuyor. (Sonrasında tabi Perinçek-Kürkçü kavgası sırasında Kürkçü'nün dönekliği mi kalmıyor lol)
Tarafsız*: o dönem sosyalistleri ilerici olarak görmesi kişisel görüşüdür, insanları terörize eden ve silah kullanan grupları maceracı olarak tanımlaması dışında bir sorun göremedim. Olayları tüm tanıkların gözüyle aktarmış olması, kişisel yorumlarında ideolojik sözcük seçimleri yapmış olması objektifliğini yitirmez bana göre.
Bir de dönemin solcularıyla bugünün Erdoğan'ı arasında bir benzerlik gördüm. Her iki grup da Demokrasi'yi kendi emellerinde kullanılmak üzere araç olarak görüyor. Solcular sosyalist devrim gerçekleştireceklerine gerçekten inanmışlar; eylemlerinden sonra halkı/işçi sınıfını peşlerinden sürükleyemeyince hapiste akılları başlarına gelmiş.
0 Yorumlar