Türk Edebiyatı Osmanlı’da bir dönem duraklamaya girmiş; Ya saray taraflı ya da saray karşıtı şiirler şeklinde ilerlemiştir. Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra ise Türk Edebiyatı çeşitlenmeye başlamıştır. Osmanlı dönemi Türk Edebiyatı’nda zirve (Öyküler, Romanlar, Tiyatrolar) 19. Yüzyıldan itibaren yaşanır ve Cumhuriyet dönemiyle devam eder.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları geçen sene “Türk Edebiyatı Klasikleri” adlı seri altında; bu dönemlerde yayınlanan öykü, roman ve tiyatro eserlerini yayınlamaya başlamıştır. Bu seri sayesinde Son evre Osmanlı Türk Edebiyatı’na gerekli ilgiyi gösterip kitapları okumaya başladım desem yalan olmaz.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Efsuncu Baba adlı bu kitabı Osmanlı Devleti’ndeki insan çeşitliliğini ve kültürel zenginliği de anlatan güzel bir eserdir. Efsun sözü Farsçadan dilimize geçmiş sihir ve büyü anlamlarında kullanılır. Bu kitaptaki Büyücü Baba’mız sihir, büyü ve simya gibi sözde bilim dallarına kafayı takmış ve hayatını bu sözde bilim’lere göre idame eden bir karakterdir. Yolculuğu esnasında tanıştığı iki Ermeni (ki bu Ermeni’ler tipik üçkağıtçı, çıkarcı tiplerdir) ile yaşadığı olaylar aktarılır. Ermeniler arasında geçen diyaloglar insanı güldürebilir, kitabın sonunda tahmin edilebilir bir ihanet de vardır.
Genel olarak güzel bir kurguya sahip olan bu öyküyüokuyarak; Türk öykücülüğünün henüz başlangıcı sayılabilecek bu eserle daha iyi kavranmasını sağlayabilir. Türk Edebiyatı’nda klasikleşmiş bu öyküyü bir solukta okuyabilirsiniz.