Cengiz Aytmatov'un bir başka güzel öyküsü. Cemile gibi 2. dünya savaşı sırasında Kırgızistan'ın bir köyünde geçiyor.

2. dünya savaşında Almanlara karşı savaşan Sovyetler Birliği'nin en ücra köşesindeki bir köyünün bile nasıl etkilendiğini; o köyde yaşayan birçokları için önemsiz sanılan o insanların hayatlarına dokunmak gibiydi bu kitabı okumak.

Evlerin büyük oğulları, babaları savaşa gidince geriye elde savaş gazileri, ev kadınları, çocuklar ve evin reisliğini yapması gereken genç çocuklar kalmıştı.

Sultanmurat da onlardan biriydi...

Sevdiğinden alabildiği bir mendille mutlu olan Sultanmurat buğday ekmeye gittiği yerde başına gelenlerden sonra acaba köyüne dönebildi mi? Döndüyse sevdiğiyle kavuşabildi mi? Sonları nasıl oldu diye sormak isterdim Cengiz Aytmatov'a... En heyecanlı yerinde öykü bitince derin bir of çektim ne yalan söyleyeyim...