Bu aralar olabildiğince farklı yazarların kitaplarını okumaya gayret ediyorum, Sabahattin Ali'nin Ses kitabıyla yayımlanan  5 öyküsü Sabahattin Ali'nin okuduğum ilk kitabı. 

Ne yalan söyleyeyim gençlik yıllarında Hüseyin Nihal ATSIZ okuyarak geçiren birisi olarak Sabahattin Ali'ye biraz ön yargılıydım. Ancak söz konusu Türk Edebiyatı olunca kimin nasıl katkı verdiğini görmek için satın alıp okumakta tereddüt etmedim. 

Sabahattin Ali'nin yaşadıklarından dolayı karamsarlığının öykülerine yansımış olduğunu hissettim bu çok net. 

Eğitimsiz, bilgisiz, köylü kesimi mağrur göstererek yüceltmesi ve okuyucuyu buradan yakalaması daha doğrusu okuyucuya empati yaptırtması belki de etkisinde kaldığı köylü/sol/komünizm eksenli bir anlayıştan ötürü olabilir.

Neden sol/komünizm tandansı yakaladığımı izah edeyim;

- Ses öyküsünde köylü bir halk ozanının müzik otoriteleri tarafından hor görülmesi, (köylünün övülmesi)

- Köpek öyküsünde gö*ü kalkık şehirli ve zengin (burjuva sınıfından) bir mühendisin çobanı hor gördükten sonra çobanın köpeğini öldürmesi, (burjuvazinin kötülenmesi) 

- Sıcak su öyküsünde köy yerinde devlet otoritesi sayılan jandarmanın katili yakalamak için eşine tecavüz etmesi, (devlet otoritesinin kötülenmesi)

- Mehtaplı Bir Gece öyküsünde en aşağılık insan olarak tanımlanabilecek bir hayat kadınının ailesi, arkadaşları ve tüm toplumdan dışlanmış ve hastalıklı birini bağrına basması (ezilen halkların kardeşliği lol)

- Ve son olarak Köstence Güzellik Kraliçesi öyküsünde burjuvaziden bir diş hekiminin sıradan halk arasındaki bir tezgahtara (müzikhollere düşen bir konsomatris) aşık olup yıllarca peşinden gitmesi, (burjuvazinin de halk gibi acı çekmesi)

Sabahattin Ali okumaya devam edeceğim :)