Aslen 1902 doğumlu olup Öğretmen Okuluna yazılabilmek için doğum tarihini 1899'a getiren Mehmet Dürdali isimli İstiklal Harbi Kahramanı bir büyüğümüzün anılarını okudum. Okumaya başlayınca 300 sayfa sular seller gibi akıyor yayına hazırlayan Şeref Karabağ'a sonsuz teşekkürlerimle. 

Yaşı 3 yıl büyütülerek 1914'te öğretmen okuluna kaydedildindiğinde resmiyette 17 yaşında görünse de aslında 14 yaşındaydı ve öğretmen okuluna gidenler 1'nci Dünya Savaşı için yedek subay yapılmak üzere askere alınmıştı. 4 aylık eğitimden sonra Makineli Tüfek takım komutanı olarak Filistin Cephesi'ne gitti, çarpıştı, yaralandı tedavi gördü cepheye geri döndü. Ordumuz yenilince geri çekiliş sırasında esir düştü. Esaret bitince İstanbul'a döndü; Anadolu'ya geçmek istedi ancak parası yoktu; yedek subay yolluğunu alamadı. Almak için çareler aradı buldu da ancak Savaş Bakanı (Harbiye Nazırı)'ndan azar işittim. Anadolu'ya geçti ailesiyle 3 ay vakit geçirdi. (Bakın mesela bu benim için yeni bir bilgiydi. Esaretten dönen subaylara aileleriyle birlikte geçirmek için 3 ay süre verilmiş, ardından tekrar Kurtuluş Savaşı için askere alınmışlar ancak bu sefer TBMM tarafından.) 

Savaş yılları bitti ticarete atıldı, 2'nci dünya savaşı patlak verince yurtdışında parasız kaldı borç aldı vs. Başından çok şey geçti yıllar 1942'yi gösterirken yeniden askere alındı. 

1950'de CHP'nin neden seçimleri kaybettiğine ilişkin halkın gözünden iyi bir tablo sundu. 

Okuması çok keyifliydi herkes mutlaka okumalı. 

Beni en çok etkileyen şey şu oldu; düşünün zorla askere alınıyorsunuz ülkeniz için 8 sene çarpışıyorsunuz ve bunları yaparken bir de hatırat yazıyorsunuz. Normalde hatıratlar ikincil hatta üçüncül kaynak olarak geçer Tarih biliminde ancak bu hatırat doğrudan doğruya birincil kaynaktır benim gözümde çünkü yayıma hazırlayan Şeref Karabağ'ın üç veya dört düzeltmesi haricinde hata göremedim.