Sözde liboşlar, sözde batı hayranları, sözde ilerlemeciler: Bunun adı TÜRK EDEBİYATI'dır. Türkiyeli tabirini alın da bir tarafınıza monte edin. Türk demekten gocunan; Türk Edebiyatı'na Türkiye Edebiyatı, Anadolu Edebiyatı diyip de Alman Edebiyatı, Rus Edebiyatı gibi tabir kullanan yayınevleri kitaplarınızı alıp bir tarafınıza monte edebilirsiniz. Bu yayınevlerini almayacağım, desteklemeyeceğimi baştan belirteyim.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'na "Türk Edebiyatı Klasikleri" dizisi için sonsuz teşekkürlerimi sunduktan sonra bu diziden çıkan 50'nci kitap olan Şıpsevdi'yi beğenerek okuduğumu belirteyim.
Bu diziden çıkan kitaplar cidden çok güzel.
Meftun isimli Frenk özentisi arkadaşı okudukça günümüz batıcılarıyla ne kadar benzeştiğini; özde ilerlemeci değil sözde ilerlemeci yani taklitçi olduğunu; hiçbir şeyi tam anlamıyla öğrenmeyip yarı cahil olduğunu görmek acı vericiydi. Sanırım ülkemizin kaderi bu. İşini layığıyla yapan insanlar çok az sayıda maalesef.
1901 yılında Alafranga adıyla yayıma başlayıp da Baykuş'un gazabına uğraması, Baykuş devrildikten sonra 1909'da Şıpsevdi adıyla yeniden yayımlanması aslında çok şey anlatıyor.
Ülkenin sığır gibi güdülen solcularına da aslında diyecek çok lafım var ya neyse yine sinirlendim bak aklıma gelince.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'a ayıp olmasın. Okuyunuz okutunuz efenim.
0 Yorumlar