Bu kitabı tek solukta okurken yer yer kendi çocukluğunuza dönüp yaşadığınız o sevinçleri ve hüzünleri tekrar hissetmeniz çok olasıdır.
Yaşadığı çocukluk dönemi İstanbul'unda dikkatimi çeken birkaç şey;
- Sübyan mektebinde okurken kendisine Türkçenin öğretilmemesi, hatta hiç Türkçe kitap okutulmaması. Bu çok ilginç geldi bana, sanırım o dönemlerde bir mektepte okumak demek Osmanlı Devleti'nde memur olmak demekle eşdeğer olduğundan(?) Osmanlı Devletinin kullandığı dili iyi öğrenmek; halk arasında konuşulan Türkçeyi geri planda bırakmak demekti.
- Bir de sanırım kendisini yazar ve şairliğe iten asıl sebep; başarılı bir iş adamı olan babasının herhangi bir tarikate yanaşmamış olması ve çocuklarının da bu yönde ilerlemiş olması olabilir. Düşünce yapısı şeyler, tarikatler, müritler vs. döneminde şekillense de kendisi böyle bir yolu tercih etmemiş.
Son olarak kitabını bitirdiği cümleler çok hoşuma gitti;
"Bu hatıraları niçin yazdığımı sorsalar belki de hiçbir cevap vermeye lüzum görmem. Arzu ettim, yazdım. Diyelim ki bu da bir nevi çocukluktur.
0 Yorumlar